Geri
âciz : güçsüz
ahali : halk
elhamdü lillâh : “Allah’a hamd olsun”
âciz : güçsüz; elinden bir şey gelmeyen anlamında, tevazu ifadesi olarak “ben” yerine kullanılan söz
acz : âcizlik, güçsüzlük
âhiret : öteki dünya; öldükten sonraki sonsuz hayat
âlî : yüce, yüksek
bahtiyar : mutlu
bedbaht : kötü bahtlı, talihsiz
can ü gönül : candan, gönülden, kalbin bütün samimiyetiyle
Cenâb-ı Hak : Hakkın tâ kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
Cenâb-ı Mevlâ : sonsuz şeref ve yücelik sahibi olan Allah
cevahir : cevherler, değerli şeyler
dellâl : duyurucu, ilân edici
ehl-i İslâm : İslâmiyete tabi olan, Müslümanlar
elem : acı, keder
el-Hubbu fi’llah : Allah için sevmek; sevgi Allah içindir
fâni : geçici
feyizli : bereketli, hayırlı
fıkra : kısa yazı
gaflet : Allah’ın emir ve yasaklarından habersiz davranma hâli
gark olan : batan
gıyabî : uzaktan, görüşmeden
gûya : sanki
hakikat : asıl, esas, gerçek
hemşire : kız kardeş
ihsan buyurma : bağışlama, verme
inşâallah : Allah dilerse, izin verirse
lisan : dil
merbut : bağlı
muhterem : hürmete lâyık, saygıdeğer
mürşid : doğru yolu gösteren
nur-u hakikat : hakikat nuru
risale : küçük çaplı kitap; Risale-i Nur’un her bir bölümü
sair : diğer, başka
selâmet : esenlik, güvenlik
Sözler : Risale-i Nur için kullanılan diğer bir ad
tasavvur : düşünme, hayal
teâli etme : yücelme, yükselme
zulmet : karanlık
fıkra : mektup, kısa yazı
haşir : öldükten sonra âhirette diriltilerek Allah’ın huzurunda toplanma ve hesaba çekilme
kemâl-i şevk : tam bir istek ve arzu
kıymettar : kıymetli, değerli
mesrûrâne : sevinçli bir şekilde
muhterem : hürmete lâyık, saygıdeğer
müşir : mareşal
müteessirâne : üzüntü duyarak
nefer : asker
süflî : alçak, âdi, sıradan
şakirt : öğrenci
uhrevî : âhirete ait
Zilhicce : Hicrî takvimin on ikinci ve son ayı olup haram aylardan biridir
Geri